“MÜZİĞİN ÖTESİNDE DE BİR DÜNYA VARDIR!..”

“Güzel bir hayat için şarkı söylemeyi bırakıp güzel bir hayat yaşama yolunu seçtim. Ve gerçekten ilk başladığım yere geri döndüm. Bir çocuğun, harikulâde umutlarla süslediği “iyi” bir yaşamın yaşandığı “iyi” bir dünyaya. Ama bu sefer nasıl elde edebileceğimi keşfederek

İsveçli bir anne ve Kıbrıslı bir babanın oğlu olan Cat Stevens, 21 Temmuz 1949 yılında Londra’da doğdu. Ortodoks atmosferinin yoğun olarak yaşandığı bir aile ortamında yetişti. Çocukluğu, British Museum’un da bulunduğu büyük tiyatro ve sinema salonlarının yer aldığı Londra’nın merkezinde  geçti. 

11 yaşındayken Roma Katoliklerinin okuluna gönderildi. Allah’a giden yolun sadece Hz. İsa aracılığıyla yaşanabileceğini öğrendiğinde din duygusundan uzaklaştı. Din felsefesini ve Budizmi araştırmaya başladı. “Kilisenin akılcı yönü, pazar günleri günah işleyenlerin affedilmesi bana iki yüzlülük gibi geldi. Bu düşünce kiliseden ayrılmama sebep oldu.” 

Şarkı yazmaya 15-16 yaşlarında başlayan Cat Stevens, müzikle ilgilendiği dönemden itibaren içki ve  sigara kullandı. Kısa bir süre içinde yaptığı müziklerle Avrupa ve Amerika’da ün kazandı. Müzik yaşamının ilk dönemlerinin en önemli albümü “Matthew and Son “, ve daha sonra “I Love My Dog”, “The First Cut is the Deepest”, “Here’s Comes My Baby” adlı albümleriyle zirveye yerleşti. “Lady D’Arbanville” adlı şarkısı uzun süre dillerden düşmedi. Sahip olduğu servet ve şöhretle müzik dünyasının sivrilttiği  ünlü şarkıcı Cat Stevens, bütün şöhret ve  refahına rağmen mutlu olamıyordu. Yorucu çalışmalarının akışıyla zihnine yerleşen sorulara bir türlü yanıt arama imkanı bulamıyordu.

Mart ayının ortaları… Cat Stevens Amerika’daki bir turnede yüzmek için kendini denizin serin sularına bıraktı. Boğulma tehlikesi geçirdi. Yaşamla ölüm arasındaki ince çizgiyi yakından gördü.  “Bana kimse yüzmek için uygun bir zaman olmadığını söylemedi. Hani bilirsiniz insanlar bazen yapmamaları gereken şeyleri yaparlar. İşte bende yapmaman gereken bir şeyi yaptım ve suya daldım. Fakat bir müddet sonra akıntının çok kuvvetli olduğunu hissettim ve sahile doğru yüzmeye çalışıyor ama bir türlü yapamıyordum. İşte tam o anda , bilirsiniz insanın kim olduğunun tam olarak farkına vardığı ve kimden yardım isteyeceğini anladığı o anda, ” Allah’ım, eğer beni kurtarırsan bundan böyle hep senin için çalışacağım” diye dua ettim. Ve bir dalga geliverdi. Ben de dalganın yardımıyla var gücümle sahile doğru yüzdüm…”

Yoğun bir tempoyla çalışırken bu sefer de zirvede hastalık yakaladı Cat Stevens’ı. Müziğe ara vermek zorunda kaldı. Tüberküloz teşhisiyle bir süre hastahanede yattı. Bu esnada çocukluğundan beri içinde yer eden sorulara cevap aramaya başladı. İç dünyasındaki dönüşümün en önemli kırılma noktasını yaşadı. Bu olaydan sonra yaptığı şarkılarda Allah ile insan arasındaki ilişkiye yer verdi.

Yunan Ortodokslarının ağırlıkta olduğu bir aile ortamında yetişen Stevens, İslam’a kalıplaşmış bir takım önyargılarla bakıyordu: “İslam’ı, yabancı bir kültür olarak değerlendiriyordum. Yani dinden çok, bu asra ait olmayan bir medeniyet olarak düşünüyordum. Tabii ki bu düşüncem, kitaplarda yazılan İslam ile şekillenmişti.” Cat Stevens’ın İslam’la ilk tanışıklığı kendisinden önce Müslüman olan büyük kardeşi Davud sayesinde oldu. Abisi 1975’te Mescid-i Aksa’yı ziyaretinde kendisine İslamdan bahseden bir kart attı. Cat Stevens’ın hayatında alacağı en güzel hediyeyle Londra’ya döndü: Kur’an-ı Kerim… “Kuran’ı okumaya başladığımda hayretim arttı. Çünkü o, alemlere hakim olan tek bir Allah’ın adıyla başlıyordu. Konserler için yolculuklara çıkıyordum, büyük stadyumlarda şarkılar söylüyordum ancak oteldeki odamda yalnız kaldığımda sessizce  Kur’an okuyordum. Bir buçuk seneden fazla devam etti bu durum. Ve kendi içimde şu karara vardım: Kendimi tamamen teslim edecektim…” 1977 yılında  Londra’da, Reqent’s parkındaki bir camide cuma namazı kılındıktan sonra, cami imamının yardımıyla Müslüman oldu.Yusuf İslam adını aldı. Şöhretinin zirvesindeyken müziği bıraktı. “Güzel bir hayat için şarkı söylemeyi bırakıp güzel bir hayat yaşama yolunu seçtim. Ve gerçekten ilk başladığım yere geri döndüm. Bir çocuğun, harikulâde umutlarla süslediği “iyi” bir yaşamın yaşandığı “iyi” bir dünyaya. Ama bu sefer nasıl elde edebileceğimi keşfederek…” Müslüman olması, özellikle İngiltere’de geniş yankı uyandırdı. Hayranları büyük bir hayal kırıklığına uğradı. Bütün müzik aletlerini sattı ve plak gelirleriyle birlikte  tüm servetini İslam’a hizmete adadı. İngiltere’de anaokulundan liseye kadar bir çok eğitim kurumunun açılmasını sağladı. Bu eğitim kurumlarında Kur’an, Arapça, İngilizce, İslam esasları, İslam tarihi ve Sosyal bilimler dersleri okutulmaktadır. Kurulmasına öncülük ettiği “İslamic Circle Organisation” isimli dernek aracılığıyla İngiltere’de yaşayan Müslümanların sorunlarıyla yakından ilgilenmekte. Eğitim Bakanlığı’nın Katolik ve Yahudi cemaatlerinin kurduğu okullara tanıdığı hakların Müslüman okullarına da tanınması için  yoğun çalışmaları oldu. Yusuf İslam, İngiltere’nin değişik kentlerine açtığı Kur’an kurslarıyla Avrupa’daki İslami uyanışa hizmet ediyor. Yusuf İslam Türk asıllı eşi ve dört çocuğuyla birlikte Londra’da yaşıyor…

Müziğe Yeniden Dönüşü

Müslüman olduktan sonra müziği bırakan Yusuf  İslam, uzun süre suskun kaldı. Birkaç yıl önce tekrar müziğe dönmesine bir mektup sebep oldu. Bir hayranı mektubunda depresyonda olduğunu fakat onun şarkılarından biri sayesinde hayatının kurtulduğunu, inancını yeniden kazandığını yazmıştı. Bunun üzerine Yusuf İslam: “İslam’ı kucakladığımda herşeyi reddettim. Aslında yaptığım bir özgürlüğe atılıştı. Geçmişimden tümüyle kopmak istiyordum ama o şarkılarda bugün hala doğru şeyler var. Müziğim hala yumuşak anlamlı ve önemli” şeklinde yorum yaptı. Aslında Yusuf İslam’ın reddettiği şey müziği değil, ruhunu parçalayan mekanizmaydı. Ajanslar, plak şirketleri, at yarışları, rekabet ortamı…  

Yeni dönemde yaptığı müziklerle Müslümanlar arasında evrensel bir bağ oluşturmayı amaçlıyor. İlahi ve özgün tarzda söylediği eserler tüm dünyada ilgi uyandırdı. En son seslendirdiği iki eserini web sitesinden hayranlarına ulaştırıyor. “Ruhlarımız arasında bir kopukluk oldu. Bu benim için en büyük üzüntü. İşte bu nedenle onlarla tekrar bağlantı kurduğuma ve onlara, o kadar uzaklara gitmediğimi söylediğime memnunum.”

Share: