Hacire Büküm Yılmaz

Herkesin bir hikayesi var. Benim hikayem de bütün hikayelere benzer ama hepsinden farklı. Büyüklerimin oradan oraya sürüklenen yolculuklarının nereden başladığıyla ilgili değilim, bunun bir önemi yok, hepimiz dünyalıyız çünkü.

İlk,orta ve lise eğitimimden sonra Fırat Üniversitesi Sağlık hizmetleri bölümünü okudum. Sonra Anadolu Üniversitesi, Halkla İlişkiler bölümünü bitirdim ve ardından Türk Dili ve Edebiyatı bölümüne kaydoldum. Hayatımın geri kalanında bu bölümde öğrenci olarak kalmayı düşünüyorum. Çünkü yazmak eylemini fakülte bitirmekle ilişkilendirmiyorum.

Kendimi bildim bileli yazıyorum. Ortaokulda ilk kez hatıra defteri tutmakla yazıya olan ilgim açığa çıktı. Kalbi kadar temiz sayfaları açıp açıp bakmak, o vakitler mutluluk sebebiydi. Ardından günce tutmaya başladım. Uzun yıllar günceyi denemeyle harmanladığım, çizimlerle zenginleştirdiğim defterlerim oldu. Defter tutmayı çok önemsiyordum.

Lisede şiir de yazmaya başladım, üniversitede şiir ve deneme yazmaya devam ettim. Hatta bir yanımın güçlü bir şair büyüttüğünü biliyorum. Çünkü hala şiir yazmayı diğer bütün sanat dallarından ayrı tutuyorum. O dönemde ulusal gazete ve dergilerde şiirlerim yayınlanıyordu. Yolda olmak için büyük çaba sarfediyordum.

Yazmak ve çizmek hayatımın merkezine oturttuğum iki dünya. Resim, yazıdan da önce girdi hayatıma. İlkokulda renklerin büyüsüne kapılmıştım, hatırlıyorum. Bu büyü hiçbir zaman yok olmadı. Yazmayı ve çizmeyi hala çok seviyorum.

Üniversiten sonra evlenip İstanbula taşındım. O vakitler yazının kalbi Cağaloğlu’nda atıyordu. İşte ben o kalbin tam ortasına düşmüştüm. Bu benim için büyük bir lütuftu. Yani ben öyle umut ediyordum. Ulusal gazete ve dergilerde yazmaya başladım. Önemli isimlerle röportajlar gerçekleştirdim. Sonra yaklaşık on yıl çocuklarımı beklediğim meşakkatli bir sürecin içine girdim.

Kayra ve Eva Mina sekiz yıl arayla doğdular. Anneliğin harikulade basamaklarını hızla arşınladım. Onlara her gece masal anlatmaya başladım. İçimde yeniden yazmanın sesi yükseliyordu. Kayıtsız kalamazdım, çünkü ben yazıyla kendimi var etmeyi seçmiştim. Ve çocuk edebiyatına yöneldim. Hikayeler ve masallar kaleme aldım. Gölge Şehri ilk çocuk kitabım, ilk heyecanım. Yazmaya, çizmeye ve üretmeye devam ediyorum.

Dilerim, yürüdüğüm yol beni dosdoğru bir istikamete götürür.